Talut
Onlara peygamberleri dedi ki: “Allah size Talut’u (melik olarak) gönderdi.” Onlar: “Biz hükümdarlığa ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?” dediler. O (şöyle) demişti: “Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş olandır bilendir.” (2/247)
Peygamberleri onlara (şöyle) dedi: “Onun hükümdarlığının belgesi size Tabut’un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden ‘bir güven duygusu ve huzur’ ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır.” (2/248)
Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: “Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir.” Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): “Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok” dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: “Nice küçük topluluk daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.” (2/ 249)
Onlar Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında dediler ki: “Rabbimiz üzerimize sabır yağdır adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (2/250)
Böylece onları Allah’ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut’u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah’ın insanların bir kısmı ile bir kısmını def’i (engellemesi) olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (2/251)