Pınar
(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: “Asanı taşa vur” demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın. (2/60)
Biz onları (İsrailoğullarını) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya: “Asan’la taşa vur” diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:) “Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin.” Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı. (7/160)
Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır. (15/45)
Dediler ki: “Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız.” (17/90)
Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık; (26/57)
Bahçeler ve pınarlar da.” (26/134)
Bahçelerin, pınarların içinde,” (26/147)
Biz, orada hurmalıklardan ve üzüm-bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinde pınarlar fışkırttık: (36/34)
Onlar nice bahçeler ve pınarlar terketmişlerdi; (44/25)
Cennetlerde ve pınarlarda, (44/52)
Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar; (51/15)
İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır. (55/50)
İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır. (55/66)
Bir pınar ki orada “selsebil” olarak adlandırılır. (76/18)
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır; (77/41)