Uhud Savaşı
Hani sen mü’minleri savaşmak için elverişli yerlere yerleştirmek için evinden erkenden ayrılmıştın. Allah işitendir bilendir. (3/121)
O zaman sizden iki grup neredeyse ‘çözülüp geri çekilmek’ istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidir. (3/122)
Eğer bir yara aldıysanız o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu Allah’ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah zulmedenleri sevmez; (3/140)
(Yine bu) Allah’ın iman edenleri arındırması ve inkâr edenleri yok etmesi içindir. (3/141)
Yoksa siz Allah içinizden cihad edenleri belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (3/142)
Andolsun siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz ama bakıp duruyorsunuz. (3/143)
Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. (3/144)
İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün sizden geri dönenleri kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki Allah onları affetti. Şüphesiz Allah bağışlayandır yumuşak olandır. (3/155)
Andolsun eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz Allah’tan olan bir bağışlanma ve rahmet onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır. (3/157)
İki misline uğrattığınız bir musibet size isabet edince mi: “Bu nereden” dediniz? De ki: “O sizin kendinizdendir.” Şüphesiz Allah herşeye güç yetirendir. (3/165)
İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi. (Bu Allah’ın) mü’minleri ayırdetmesi; (3/166)
Onlar kendileri oturup kardeşleri için: “Eğer bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi” diyenlerdir. De ki: “Eğer doğru sözlüler iseniz ölümü kendinizden savın öyleyse.” (3/168)