Muttaki
Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır. (2/2)
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (2/177)
Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir. (3/115)
Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır. (3/133)
Kendilerine; “Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin” denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?” dediler. De ki: “Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ‘bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız.” (4/77)
Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik. (5/46)
Musa kavmine: “Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah’ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir.” dedi. (7/128)
Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever. (9/4)
Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever. (9/7)
Yoksa Biz, iman edip salih amellerde bulunanları yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar gibi (bir) mi tutacağız? Ya da muttakileri facirler gibi (bir) mi tutacağız? (38/28)
Bu, bir zikr’dir. Şüphesiz muttakiler için, elbette varılacak güzel bir yer vardır. (38/49)
Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır. (39/33)
Veya: “Gerçekten Allah bana hidayet verseydi, elbette muttakilerden olurdum” diyeceği, (39/57)
Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin katında muttakiler içindir. (43/35)
Muttakiler hariç olmak üzere, o gün, dostların kimi kimine düşmandır. (43/67)
Muttakilere gelince; muhakkak onlar, güvenli bir makamdadırlar. (44/51)
Çünkü onlar, Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamazlar. Şüphesiz zalimler, birbirlerinin velisidirler. Allah ise, muttakilerin velisidir. (45/19)
Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır. (50/31)
Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar; (51/15)
Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler; (52/17)
Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nehir (çevresin)dedirler. (54/54)
Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır. (68/34)
Çünkü o (Kur’an, Allah’tan sakınan) muttakiler için bir öğüttür. (69/48)
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır; (77/41)
Gerçek şu ki, muttakiler için ‘bir kurtuluş ve mutluluk’ vardır. (78/31)